Ramazan ayının gelmesiyle birlikte birçok evde iftar davetleri gündeme geldi.
Birçoğumuz için iftar daveti, Yemekteyiz programlarını aratmayacak nitelikte bir yarışa dönüştü...
Evet, bir yarış!
Mmmm... Ayşe Hanım’ın iftar menüsünde yok yoktu, maşallah! Allah kabul etsin...
Fatma Hanım’ın sarması, dolması pek olmamış ama iftar işte, misafir bulduğunu yer, değil mi ama?
Ve işte, bir Ramazan daha bu yarışın içinde geçip gidiyor…
Eee, ne oldu şimdi?
Evde iftar verildi… Peh peh peh!
Yav kardeşim, biz iyi miyiz?
Ne yapıyoruz?
Eğer gerçekten sevap kazanmak, bir açın karnını doyurmak istiyorsak, bu böyle mi olmalı?
Eğer gerçekten aç birini doyurmak istiyorsan, önce sokak hayvanlarından başlayabilirsin mesela...
Ya da evinde yalnız yaşayan bir üniversite öğrencisi, bir yetim, evine aylarca proteinli gıda girmemiş bir dar gelirli aile...
Biz, millet olarak sevabı hâli vakti yerinde olanların lüks sofralarında değil, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşarak aramalıyız, öyle değil mi?
Evet, birçoğumuz ailemizden böyle görüp böyle devam ettiriyoruz belki. Ama bunu daha bilinçli, daha faydalı bir hale getirmek mümkün!
Hadi gelin, bu Ramazan ayında bir değişiklik yapalım.
Bir farkındalık oluşturalım.
Gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşalım.
Ve unutmayın, asıl sevap siz istemeseniz bile kendiliğinden gelecektir.
Ama bunu sadece sevap kazanmak için değil, insanlık için, gerçek insani görevlerimiz için yapmalıyız!
İşte o zaman, kirlettiğimiz insanlık ve dünya nasıl da temizlenecek...
Nasıl da her yeri huzur ve mutluluk saracak, göreceksiniz!
Deneyin ve görün…
Herkesin ruhen doyduğu, mutlu olduğu güzel bir Ramazan ayı olması dileğiyle…
Hayırlı iftarlar!