31 Mart yerel seçimlerinin üzerinden dokuz ay geçti.
Dokuz ay, belediye başkanları ve yönetimleri hakkında değerlendirme yapmak için ne çok uzun ne de çok kısa bir zaman...
Ancak zihinlerde genel anlamda bir değerlendirme yapmak için bir takım fikirlerin oluşmasına yeter.
Aklı selim ve tarafsız insanların bu kadarlık bir sürede oluşturdukları kanaat bence hem önemli hem de değerli...
"Yandaş ya da Candaş" olanlardan ziyade "vatandaş" olanların yaptığı değerlendirmeler daha tutarlı ve tarafsız çünkü...
Diğer iki grupta yer alanların yaptıkları değerlendirmeler ise yıkmaya ya da yüceltmeye yönelik büyük oranda...
Gelelim şimdi bizim belediyemize...
Malûm, uzun yıllar muhalefette olup 74 yıl sonra Balıkesir'de belediyeyi devralan yönetimin ilk altı ayı kendilerine özgü bir sistem kurmak ve yapılanmakla geçti.
Gerçi hala bazı konularda bu çalışmaların bittiğini söylemek mümkün değil.
Her gelen yönetimin özellikle üst yönetim kadrosunda olmak üzere makul ölçüde kendi ekiplerini kurması en doğal hakkı.
Ancak bunu da makul bir sürede ve esaslar dahilinde yapmak gerek.
Kendi adıma bu konuda belediye yönetiminin tam anlamıyla başarılı olduğunu söylemem zor.
Hala üst yönetim kadrosunda yapılanmanın bitmediği görülüyor.
Ayrıca bu yapılanma sürecinde bazı dengelere ve teamüllere uyulmadığını düşünüyorum.
Oysa Akın'ın, yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında önde olduğu ve başkanlığı büyük bir farkla kazanacağı hemen hemen herkesin bildiği bir gerçekti.
Dolayısıyla bir taraftan seçim kampanyası yürütülürken bir taraftan da üst yönetim kadrosunda yapılacak görevlendirmeler çok önceden düşünülmeli ve hayata geçirilmeliydi.
Çünkü bu kişilerin de mümkün olduğu takdirde kendi kadrolarını kuracağı ve projeler üreteceği düşünülürse zaman planlamasının ve kişi seçiminin doğru yapılmasının hayatiyeti ortaya çıkıyor.
Ancak an itibariyle zamanlama ve personel seçimi; gecikme, liyakat ve seçilen bürokratların uygunluğu açısından sorgulanıyor.
Göreve getirilen bürokratların önemli oranda "ithal" olması, doğal olarak şehre yabancılık hissetmelerine neden oluyor.
Bu durum da hem proje üretme hem de üretilen projelerin şehre ve şehirliye uygunluğunun sorgulanmasına yol açıyor.
Dolayısıyla yeni yıl, mevcut belediye yönetiminin projelerinin merakla beklendiği ve tıkır tıkır işleyen bir sistemin görülmek istendiği bir yıl olacak.
Bunların geciktiği her an, belediye yönetiminin ve başkanının sorgulanmasını ve zihinlerde soru işaretlerinin oluşması sonucunu doğurur.
Rakip siyasi partiler bile dahil olmak üzere, şehir ahalisi yeni belediye yönetimine, bir yıllık süreyi kredi olarak tanımış durumda...
Bu bir yıllık sürenin sonunda, emin olun ki en yakınlarından en uzak olanlarına kadar herkes belediye yönetimini radarına alacak, iş ve icraatlerini en ince detayına kadar sorgulayacaktır.
Eski yönetimin iş ve icraatlerini, bıraktığı mali tabloyu bir dönem sonra kimse konuşmaz. Konuşsa da eski dozunda ve şiddetinde olmaz bu diyaloglar...
Mevcut belediye yönetimi 74 yıl gibi uzun bir süre sonunda mührü almasının hakkını vermek istiyorsa çok çalışmak ve doğruları yapmak zorunda...
Çünkü Türk insanı ve özelinde Balıkesir şehir halkı çok pragmatik davranışlar sergiler.
Öyle bir zaman gelir ki; "önceki dönemden kalan devasa borç söylemi " bırakın olumlu etki yapmayı mevcut belediye yönetimini antipatik bile gösterebilir.
Mevcut belediye yönetimini doğru ve adil şekilde değerlendirmek için önümüzdeki yeni yılı görmek gerek...
Mali tabloyu görmek ve yapılandırmak, kaynak oluşturmak, kadro kurmak, şehri tanımak ve sistemi kurmak bu bir yıllık sürenin işiydi.
Şimdi yeni yılda üretilen projeleri uygulamaya koymak ve iş üretmek zamanı...
Mevcut yönetim, önceki dönemden kalan bütçeyi kullanmak zorundaydı geçen sürede.
Şimdi bütçeyi de kendi düşünceleri ve planlamaları doğrultusunda yaptılar. Kadro ve yapılanmayı büyük ölçüde bitirdiler.
Sonuç olarak öne sürecekleri çok büyük mazeret de kalmadı.
Zaten şehir halkı da geçen sürede kendilerinden çok büyük projeler üretmelerini beklemiyordu.
Gelelim şimdi geçen sürede yapılanlar hakkındaki şahsi yorumlarıma...
Ben geçen sürede Akın ve yönetiminin özellikle sosyal ve kültürel anlamda başarılı işler yaptıkları düşüncesindeyim.
Her ne kadar bazıları için boş işler olarak görülse de konserler, sergiler ulusal ölçekteki seminer ve konferanslar, kent lokantaları, on on cafeler vb. gibi sosyal belediyecilik uygulamaları şehre ilaç gibi geldi.
Sosyal ve kültürel anlamda şehrimiz o kadar olması gereken noktadan uzak ki; fragman niteliğindeki bu çalışmalar bile şehre bir hava getirdi.
Bu tür etkinliklerin sayısının ve türünün çok daha fazla artması, sosyal etkinliklerin ise emekliler ve kadınlar ile ilgili yapılacak projelerle zenginleştirilmesi şehrimizin makus talihini yenmesinde en büyük motor gücü olacaktır kanımca...
Balıkesir, sadece sosyal ve kültürel anlamda değil altyapı ve fiziki üstyapı projelerine de son derece ihtiyaç duyan bir şehir...
Dolayısıyla kalan süreyi sadece bunlarla geçiştirme politikası da son derece yanlış ve yıpratıcı olur yeni yönetimler için...
Bunun için de kaynak üretme, tasarruf, önceliklerin doğru belirlenmesi gibi konularda çok düşünmesi ve çalışması gerek yeni yönetimin...
Trafikten ulaşıma, çevreden tarıma, kültür sanattan ekonomi ve ticarete, altyapıdan üst yapıya onlarca biriken iş var şehirde...
Bunların yanında iletişim ve şeffaflık konusunda kendini geliştirmek zorunda Akın yönetimi.
Bu süre zarfında kamuoyunda çok tartışılan konularda iş bittikten sonra değil de işin planlanması sürecinde kamuoyuna bilgi paylaşımı yapılsaydı; Akın ve yönetimi tam tersine kamuoyundan destek alarak ve daha da güçlenerek çıkardı.
Herşey değil ama önemli ve büyük işler kamuoyuyla paylaşılarak sorulmalı, halkın da fikri alınmalı...
Ezcümle; Ahmet Akın ve yönetimi önümüzdeki yıldan başlamak üzere şu ana kadar iyi yaptıkları sosyal ve kültürel projeleri arttırarak devam ettirirler ve bunların yanına eser belediyeciliğinin örneklerini de ekleyebilirlerse hem önümüzdeki döneme çok sağlam bir kanca atarlar hem de şehrimizin çehresini değiştiren ekip olarak tarihe geçerler.
Bekleyip göreceğiz.
Yeni yıl, yeni umutlar...